Kırık Sesler
Bir şeyler kopuyor içimizde. Bazen bir sözle, bazen görmek istemediğin bir hâl ile, bazen de kullanılan kemiksiz bir dille.
İçine gömülen bir sessizlik sarıyor etrafı. Biri kin kusuyor, öteki kızılcık şerbetini yudumluyor yavaşça. Sustukça büyüyen bir boşluk, konuştukça derinleşen bir uçurum var içimde. Oysa bir vakit nasıl da kaynıyorduk aynı kazanda, aynı kahkahada...
Şimdi porselen gibiyiz, sıcağı görünce çatlayan.
Sustukça büyüyen bir boşluk, konuştukça derinleşen bir uçurum var içimde.
Kimse duymuyor. Kimse fark etmiyor.
Mukaddes abla kapının önünde laklak etmeye devam ediyor, arabalar hızla gelip geçiyor, çocuklar sokakta kahkahalarla koşuyor... Hayat, sanki biz hiç orada olmamışız gibi devam ediyor. Ama biz oradayız. Bir kırılmanın tam ortasında. İçimizde yankılanan, dışarıya sızmayan o ince sesle.
Kimse duymuyor. Kimse bilmek istemiyor. Bir tek, kırılan iki insan dışında.
Ve o iki insan, bir vakit kaynadıkları yerden, şimdi soğuyarak çatlıyor. Zamanla suyu çekilen, içten içe büyüyen, onarılamayan bir çatlakla..

Hiç yorum yok: