Kimi İnsanlar...
Hayatın tınıları arasında, insanlarla tanışmalarımızın naif bir bahçıvanın işine benzediği düşüncesi aklıma düşüyor bazen. Her insan kendi öyküsüyle, karakteriyle ve yaşanmışlıklarıyla dolu bir bahçenin temsilcileri gibidirler.
Her tanışma, bu bahçenin kapısını aralamak gibidir, yeni bir dünyanın anahtarını bulmak gibi.
Her yeni insan, yeni bir tohumun ekildiği bir çiçek bahçesi gibidir aslında. İlk tanışma, o tohumun toprağa düşüşü. Ve ardından zamanla, bu tohum büyür, kök salar ve çiçek açar.
İşte o zaman, yeni bir arkadaşlığın veya ilişkinin yeşermesine şahit oluruz.
Ancak insanlar bahçeleri sadece çiçeklerle dolu değildir. İçlerinde bazen yabani otlar da bulunur. Bu, insanların geçmişlerindeki cam kırıklıkları, yıkık dökük duvarları, dikenli telleri ve gölgeli köşeleri olabilir. Bu tip insanlara son zamanlarda Toksik insanlar diyorlar ve haklılarda. Bu tip insanlar, diğer insanlarla olan ilişkilerimizi zehirlerler, kendilerine özgünlüklerini ve değerlerini görmezden gelirler. Sürekli şikayet ederler, eleştirirler ve enerjimizi tüketirler.
Ancak hayat bahçesini düzgün yönetmek, toksik insanları tanımak, onları tespit etmek ve bu yabani otlardan kurtulmakla başlar. Toksik insanlardan uzaklaştığımızda, bahçemizdeki çiçekler daha fazla solmadan tekrar can bulur. İyi insanlar, güneş gibi parlarlar ve bahçemizi aydınlatırlar.
Bir bahçıvan gibi, her insanı özenle seçmeli, onlarla ilişkilerimizi bakım ve ilgiyle beslemeliyiz. İyi insanlarla dolu bir bahçe oluşturmak, hayatımızı renklendirmenin ve zenginleştirmenin bir yoludur. Her insanın, hayatımızın bahçesine ekilen bir tohum olduğunu hatırlayarak, insanların özgünlüğünü ve değerini takdir etmeliyiz.
Hiç yorum yok: