Bazen kader, hayatın akışını öyle bir şekilde yönlendirir ki, doğru bildiğimiz şeyi yapmaya çalıştığımızda aslında yanlışa sürükleniriz. Bu hayatta karşımıza çıkan zorlu seçimler, içinden çıkılması güç çıkmaz sokaklar gibidir. İnsan ne kadar dikkatli olursa olsun, bazen kaderin cilvesine kapılmamak imkansızdır.
Her birimizin hayatında, kendimize ve çevremize karşı sorumlulukları vardır. Doğru şıkkı işaretlemek, dürüst olmak, sevdiklerimize köstek olmamak gibi. Ancak bazen bu değerlerle dolu bir yaşam sürmeye çalışırken, kendi kendimize kurduğumuz tuzaklara düşebiliriz. İşte bu noktada kader, beklenmedik bir şekilde devreye girer.
Örneğin, bir arkadaşınıza destek olmak için elinizden gelenin en iyisini yaparsınız. Ancak bu destek, onun hayatının bir parçası olurken, sizin kendi hayatınızı şekillendirmeye başlar. Zamanla, kendi hedefleriniz ve istekleriniz arka planda kaybolur. Belki de o arkadaşınıza o kadar çok yardım etmeye başlarsınız ki, kendi hayatınızı unutursunuz. Ve bu noktada, doğruyu yapmaya çalışmanıza rağmen, kendi hayatınıza verdiğiniz değeri kaybedersiniz.
Bazen kader, bizi yanlışa sürüklerken, aslında bize bir şeyleri hatırlatır. Özveri ve yardımseverlik elbette değerlidir, ancak kendi hayatımızı ihmal etmek, başkalarına yardım ederken unuttuğumuz en değerli kişiyi unutmak anlamına gelebilir: kendimizi. Bu durumda, yanlışı düzeltmek için adımlar atmamız gerekir.
Hayatta, zor seçimler ve karmaşık ilişkilerle karşı karşıya kaldığımızda, her zaman doğruyu yapmak için çaba sarf ederiz. Ancak bazen, doğruyu yapmak yanlış bir yola sürüklenebileceğimiz anlamına gelebilir. Bu nedenle, kaderin cilvesine kapılmadan önce, kendi değerlerimizi ve hedeflerimizi hatırlamalıyız. Kendimize ve sevdiklerimize yardım etmek önemlidir, ancak kendimizi de unutmamalıyız. Böylece, hayatta doğru yolu bulmak daha da anlamlı hale gelir.
Hiç yorum yok: