Beklemek..
Sanırım insanın kendini kandırmak için kullandığı, kandırırken içinde devamlı umutlar yeşerttiği en etkili fiil.
Beklerken o kadar istersiniz ki gelmesini, en ufak şeylerden bile dönüş biletleri çıkartırsınız beklediğiniz kişiye.
Yokluğunda önemi olmayan kitaplar okursunuz, göz bebekleriniz satırlar arası yürüyüş yapsın yeter. Nereye gittiğinin önemi olmayan yollarda yürüyüş yaparsınız, düşünceleriniz nefes alsın yeter.
Belki de beklemenin bir diğer anlamı da umut etmektir.
Hiç gelmeyeceğini bilerek umut etmektir hem de.
Ve bu bekleyiş bazen o kadar uzun sürer ki, aslında biz beklenileni değil de beklemeyi seviyoruzdur.
Vizontele Tuuba'nın son sahnesinde olduğu gibi: " Yazma.. O zaman, o zaman bekliyor insan.. Ee buraya çok az insan geliyor, çok insan gidiyor. E kalan da bekliyor ama bazen çok uzun bekliyor. Yani, hani mesela zannediyorsun ki bir yoldan birisi gelecek, boş uzun bir yol, devamlı ona bakıyorsun.. sonra kimse gelmiyor.. yazma.."
Hiç yorum yok: