Neden herkes benden bir ev almamı istiyor?
Birçok kişi için, kendine ev almak, onun için sermaye yatırımı mükemmel bir fikir olabilir. Eviniz devamlı değerleniyor.
Bununla birlikte böyle büyük ipotekli, riskli bir yatırım için aldıkları yükü düşününce de hayret ediyorum. Ne de olsa, çoğu insan kendi dört duvarının hayalini, gerçeğe dönüştürmek için borçlarını ödemek zorunda.
Çoğunlukla borçla finanse edilen bu ev alma dürtüsü nereden geliyor acaba?
Kime yararı var bu işin.
Aklıma bazı şüpheliler geliyor:
İlk gelen şüpheli Bankalar: Bankalar sadece tasarruf sahiplerine değil, ayrıca borçlulara da ihtiyaç duyar. Tabii ki, şirketler de olası borçlular, ancak gayrimenkul ipotekleri şüphesiz bankaların iş modelinin önemli bir ayağıdır.
Yani ülkemizin çoğunun kendi evleri için borca girmesi bankaların çıkarınadır. Her zaman yeterli sayıda borçlu adayı bulunabilmesi için, kredi ile finanse edilen evler, reklamlarda kendilerine çekici hale getirilir:
- Hayallerinize yeni bir soluk getirin.
- Çocuklarınız için güvenli oyun ortamları. (Bazen de bunu kullanırlar..)
- Metroya 2 dakika.. (Bir de bu vardı. Evet.)
Birçok kişi mesajı alır. Çünkü her ay hiç tanımadığınız ev sahibinin cebine parayı yuvarlamadan önce, "kendi başına ödeme yapmayı tercih edebilirsiniz", Zaten genel fikir birliği de böyle görünüyor gibi.
Birinde yer kiralıyorsunuz, diğerinde ise Sermaye yani Para.
İkinci gelen şüpheli İşverenler: İşverenlerin, çalışanlarının kendi evleri için borca girmelerinden ne gibi çıkarları olabilir diye düşünebilirsiniz. İsterler. Cevap basit.
Bu borç sizi hareketsiz kılar. Bu adam bana muhtaç der.
Hem mahalli hem de mali. Borcu olan personel, işine ciddi bir şekilde bakar ve patronla, yöneticiyle uğraşmak istemez. İki kez düşünür muhattap olmak için.
Kim deli cesaretiyle işini tehlikeye atarak “bir ev sahibi olma hayali” nin kredisini tehlikeye atmak ister? Aramızda Yusuf Miroğlu mu var?
Çoğu durumda, işlerinden dolayı hayal kırıklığına uğramış ev köleleri, artık "dışarıdan" istifayı edemedikleri için yalnızca iç istifa ile yetinirler.
Üçüncü olarak Devlet diyebiliriz. Neden devlet. Çünkü siz ev alırsanız Emlak Vergisi vermek zorunda kalacaksınız.
Dördüncü olarak tabiki İnşaat sektörü. Çünkü o zaman çok sayıda yeni ev yapılacak ve eski evler modernize edilecek. Olabildiğince çok şey ekleniyor ve dönüştürülüyor.. ve.. ve.. Müteahitler için her zaman yapılacak bir şey vardır..
Beşinci. Emlakçılar, Noter...
Altıncıya geliyorum. Bilin bakalım kim? Ebeveynler. Ev sahibi olmak, yaşam tarzlarının ekvatoru, bir parçası. Ev almıyor, kiralık evde oturuyor diye küsen Baba-Oğullar var.
Ve dahası..
Öncelikle hepsi bir evin olumlu yönlerine odaklamaya yardımcı olur.
Hiç şüphe yok.
Kendi zevklerinize göre güzelce tasarlanmış, kirasız yaşam alanının iyi bir şey olduğunu asla inkar etmem.
Ne yazık ki, beni rahatsız eden dış sermayenin gerekiyor olması.
Gel gör ki yatırım olarak konut sahibi olmanın bir alternatifi de yok.
Peki ev almayacaksak bu parayla ne yapmalı.
Bilmiyorum. Bilsem zaten yazmazdım.
Sanırım kredi faiz oranlarına bakmaya başlamalıyım artık.
Hiç yorum yok: