Bu skeci BKM Mutfak için yazmıştım. Bir dönem yazar alımları vardı. Ben de ara ara böyle karalamayı seviyorum. Paylaşmak istedim.
İyi Okumalar.
Sahneye Anne, Oğul ve Kızkardeş girer.
- Oğul: Anne ben bu tarz şeylere inanmıyorum, bu kadar düşmüş olamayız.
- Anne: Öyle deme yavrum öyle deme. Bu hoca çok mübarek bir insan. Elalemin çocukları hep bu hocaya geliyor.
- Kız kardeş: Abi, annem doğru söylüyor, kerametini gören çok insan varmış. Uslu bir çocuk olursan belki sana da gösterir.
- Oğul: Ne lan bu Şirin baba mı? Aman aman. Kalsın kerameti..
- Anne: Evladım.
- Oğul: Ya ben gidiyorum Anne. (Geriye doğru yönelirken, annesi ensesinden tutar)
- Anne: Laan gel buraya. (Enseye şaplak dazında) Başlarım şimdi sana he. Kurşun döktürdük olmadı, nazar boncuğu taktık işe yaramadı, Beyaz sirke ile yıkadık tutmadı, tahtaya vurduk olmadı.. Son çare olarak buraya geldik. Adam ol canımı sıkma. Bekle şurada..
- Oğul: Tamam ya.. Bekleriz.. Anne, anne değil lucifer sanki.
- Kız kardeş: Anne şuna yaptığın yatırımın yarısını bana yapsaydın şimdi bu halde olmazdık. Nerde bir erkek çocuğu hemen kollamalar, sevmeler.. Bunların hepsi vefasız..
- Anne: Zevzek zevzek konuşma. Çekil bakıyım.
Bir iki adım atarlar, Güvenlik karşılar:
- Güvenlik: Buyrun
- Anne: Biz Rüstem Hoca için gelmiştik,
- Güvenlik: Randevunuz var mı?
- Ercan: Allah’ım randevu sistemi kurmuş bir de. (içinden homurdanarak)
- Anne: Var evladım var.
- Güvenlik: İsim neydi
- Anne: Ercan Baburger
- Ercan: Bir de benim adıma mı aldın anne randevuyu. İnanamıyorum.
- Anne: Benim yakışıklı oğlum senin için geldik.
Elini kulağına götürür:
- Güvenlik: Merkez (...)
- Dış Ses: He ne var.
- Güvenlik: Ercan Baburger. Kontrol eder misin randevusu var mı? (derken gülmeye başlar..)
- Dış Ses: O ne lan Hamburger gibi. Annesinin kızlık soyadı ne Soğan Halkası mı?
- Güvenlik: Evet randevusu var mı?
- Dış Ses: La böyle kurumsal kurumsal konuşma plazma erkeği.
- Güvenlik: (Sırtını dönerek) Plaza olmasın.
- Dış Ses: Neyse ne. Sanki millet yer bulamıyormuş gibi afralar tafralar..
- Güvenlik: Buyrun bekleyin Rüstem Hazretleri birazdan gelecekler.
- Oğul-Kız kardeş: (Aynı anda) Hazretleri mi? (Biri mutlu heyecanlı-diğeri şaşırır,küçümser gibi)
- Anne: Oğlum aman diyim hocaya olup olmadık şeyler söyleme. Zaten çok zor randevu alabildim. He benim güzel yavrum.
- Ercan: Sırf seni kırmamak için burada duruyorum anne. Hoş gelmesem de ben bu sene kesin evleniyordum da. Neyse.
- Kız kardeş: Abi bu sene bu sene diye diye 40’ı devirdin. Olmuyor işte. Kabul et.
Hoca içeriye girer. Girerken havalı remix bir müzik. (Maybe Seyyal Taner) Tarkan skecindeki Tarkan müziği gibi.)
- Kız kardeş: Geliyor gönlümün 3 oda 1 salonu. Sen kiriş ol, ben kapı, sen yol ol, ben asfalt...
- (Hoca girer) (Fitness yapan bir hoca olabilir)
- Kız Kardeş: vış taş gibi maşallah.
- Hoca: Ne için gelmiştiniz. Durun tahmin edeyim. ÖSS için mi? (Hamza olduğu varsayımıyla) Artık o bölgöye ben bakmıyorum. Karaköy’de Fazıl fitness var. Karvizitimle giderseniz sizinle ilgilenecektir.
- Oğul: Tövbe tövbe ne ÖSS’si hoca. Ben o sınavı gireli 20 yıl oldu. Ben o kadar küçük müyüm hörgüç? Şu vücuda bak ya. Kuyruk sokumu. Çakma kahin. Ahtopot Paul seni. Senden üçgen vücut değil, üçgen peynir olur ancak..
- (Hoca duvardaki güvenlik yazan ikona basar. Arkadan 6-7 siyah atletli eleman girer)
- Hoca: Bak seni döveriz. Gerçekten döveriz. Öyle bir döveriz ki DNA testi bile senin kimliğini açıklayamaz. Canın yanar. Pişman olursun. Yazık olur yani.
- Anne: Aman oğlum ne yapıyorsun. (Hocanın ayağına doğru) Rüstem hocam online müşteriniz olayım. Siz onun ani çıkışını görmezden gelin. Sizin gibi ulvi birini görünce heyecanlandı zaar. Sizden randevu almak için çok uğraştık. Lütfen.
- Kız kardeş: (Öteki ayağında da Teyze) Evet hocam. Lütfen artık evlensinki sıra bana gelsin. (Bacakları okşar) Hiç böyle bacak kası görmemiştim. Yazın bir muska hocam.
- Hoca: Demek kısmet muskası için geldiniz. (Ayağa kalkar biraz yürür.. Yürürken fitnesçı tripleri yapabilir arada..Tayt giymişse külot düzeltme hareketi..) Bunu muska kurtarmaz, (Elini Oğlanın yüzünde gezdirir) Yok yok, kurtarmaz.. Bence siz bunu estetik cerraha götürün.
- Oğul: Lannn
- Anne: (Ercana sertçe bakar. Ercan uslu çocuk gibi durur) Aman hocam ne olur, sizin muskalarınızın methini çok duyduk. Geri çevirmeyin bizi.
- Kız kardeş: Evet hocam. Geri çevirmeyin bizi. Keramet de gösterin.
- Hoca: Kerametlerimi haftanın belli günlerinde belli saatlerde çıkartıryorum. Size ayrıcalık gösterebilirim hanımefendi.
- Ercan: Bak bak. Hareketlere bak.
- Hoca: Tamam, tamammm. Yazayım bir program aman muska. Yalnız şunu açık açık söyliyeyim. Muskaların çeşitleri var. Muska ciddi bir iştir.
- Oğul: Şerbetli Tatlı mı lan bu muska.
- Hoca: (Ercan’a gözle bir bakar.. Anne o sırada susturmaya çalışır..)
- Hoca: Arkadaşın dili sanırım başkasının ağzına göre imal edilmiş. Yoksa bu kadar büyük gelmezdi.. Neyse (Masaya oturur..) Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulunun bize yolladığı fiyat listesi var. Hangi mürekkeple yazılmasını istersiniz Muskannı..
- Oğul: Alla alla..
- Anne: Hocam siz en iyisini bilirsiniz.
- Hoca: Bakın muskada 4 şey çok önemlidir. Mürekkep, Deri ve Kağıt.
- Oğul: Ee 3 oldu. Hani 4’tü.
- Hoca: 4.sü benim cahil. Benim nefesim. Yer fıstığı. Devam edelim. 4 çeşit mürekkebim var. Kurşun kalem, Tükenmez kalem, Dolma kalem ve Safran. En ucuzu Kurşun kalem. Şu tipe tesiri olmaz, En iyisi safran mürekkebini kullanalım.
- Anne: Tamam hocam siz nasıl isterseniz.
- Hoca: Derisi neden olsun.
- Kız kardeş: Neden olmasın ki!
- Anne: Bilmemki Hocam.
- Ercan: Oldu olacak Sos ve fıstık da ister misiniz diye de sor. Bu nasıl hoca ya. Hoca değil dondurmacı sanki.
- Hoca: (Güvenlik düğmesine basar. 6-7 kişi yeniden içeri girer.) Bak arkadaşım seni son kez uyarıyorum. 5 duyu organına aynı anda operasyon düzenler seni bitiririz. Senden geriye anıların bile kalmaz.. Değil Müge Anlı Amerikan başkanı dahil seni bulamaz. Babanla-Annene küfredersin.. Neden o gün korunmadınız diye.
- Anne: Lütfen hocam siz devam edin bakmayın siz ona.
- Kız kardeş: Lüfen hocammmm... Devam edin. Şu kaslara bak, sanki kalemle çizilmiş. Her şeyi veren Rabbim; Siyah kası eklemeyi de unutmamış.
- Hoca: Nerde kalmıştık. Heh deri. Şu listeden seçebilirsiniz. (Listeyi uzatır)
- Anne: Ceylan Derisi, Yılan Derisi, Zeytinburnu Kardeşler Tekstil Derisi, Timsah derisi.. Epey de varmış.
- Oğul: Bakayım.. (Bakar) Hepsi de Euro. TL’ ile de çalışmıyor paşam.
- Anne: Timsah derisi olsun en pahalısı o.
- Hoca: Çok doğru bir seçim yaptınız hanfendi.
- Anne: Yalnız bir sorum olacaktı hocam izin verirseniz.
- Hoca: Tabi buyrun.
- Anne: Neden Yuro
- Hoca: Topyekün Enflasyonla mücadele..
- Anne: Anladım.
- Hoca: Son olarak da Kağıt kalitesi. Buyrun listeden seçin.
- Teyze: Birinci Hamur, İkinci Hamur, Kuşe, Eksi birinci hamur, Amerikan Bristol, Kraft... Bilemedimki. Şefin önerisi nedir?
- Hoca: Kuşe. En iyi sonucu bu veriyor. Danışanlarıma hep bunu öneririm.
- Anne: Tamam bu olsun.
- Hoca: (...) Bakalım şimdi (Hesaplama yapar..) Toplamda 9.850 Yuro. 50 Yuroyu da bu güzel hanımefendi için almayalım. 9.800 Yuro.
- Ercan: 9.800 Yuro mu? Günde 10 kişi gelse. Aydaaaaa... Hesaplayamadım..
- Hoca: Alıyor musunuz?
- Anne: (Parayı uzatır) Buyrun hocam.
Hoca muskayı uzatır...
- Ercan: (Muskayı takar. Bişi olmasını bekler..hatta Hulk'a dönüşüm gibi triplere girer ve sonuç..) Bişi olmadı. Ya bu ne ya. Bu ne ya. Benim ne işim var burda Allah aşkına. Hayatında hiç kız arkadaşı olmayan bir bulaşık süngerinden medet umuyorum. Karın kasları gelişirken, vücudundaki diğer bütün uzuvlar sınıfta kalmış bunun. Ben gidiyorum burdan.
- Hoca: (Güvenlik düğmesine basar. 6-7 atletli kişi ortaya doğru alıp-taşıyıp pata küte döver. Dövme anında Hamza ile bir başkası değişir.) Tamam yeter.
- Anne: Oğlum
- Kız kardeş: Abiiiii. Ne oldu sana.
- Ercan: Ne biliyim kızım. (Aynaya bakar) Bu ben miyim. Çizgisiz yüz. Boyum bile uzamış. Subhanalahh. Her zaman demişimdir Rüstem Hocamın kerameti büyüktür diye. Hocama laf söyleyen önce beni karşısında bulur. Verin elinizi öpeeem.
Final
Hiç yorum yok: