Galatasaray

Galatasaray.

Bazen yelkovanla akrebin 20,45’te buluşması sırasında bize tuzu ayarında sevinç gözyaşları döktüren.
En kutsal renkleri herkese nasip olmayan formasına iliştiren.
Başarılarını hep taze tutan, hep ilklerle süsleyen. Bütün başarılarını gözümüzün önünde, rakiplerini dize getirerek bahane eyleyen.


Hayatımın büyük bölümüne eşlik eden, bazen yol gösteren, bazen de yoldaki zorluklara göğüs geren..

Yolu Galatasaray’dan geçmeyen bir sevdanın muhakkak bir bozukluk vardır akordunda.

Aradan ipe sapa gelmez yıllar, saçma bir hızla geçmiş olsa da hiçbir şey değişmedi, değişmeyecek de asla…
Bu sevda da…

Hala aynı mahiyette heyecanlatır beni Hagi’nin frikikleri, Büyük Kaptanın yıllanmış bir şarap gibi sahalarda esmesi, İmparator’un nağmeleri, Sami Yen kapalısı.

Bundan ala sevda nerede var dedirtir her dinleyene “…Seni gördüğüm zaman can bedenden çekilir , Her şey senden sonra gelir” dizesi.

Bu sözler tribünlerindir , Kapalının ya da açığın maziye karışmış aslanlarınındır. Ve böylelerinin bırakın beste yaptığını, adlarını bilen yoktur. Çünkü onlar Galatasaray’a gönül vermiş isimsiz kahramanlardır.

Eski sözlere yeni kafiye bulmak gerekmez ama tribünler diyorsa ki “…14 senelik bu çile bitsin artık bu sene, Seni sevmeyen ölsün...” emin olun orada çok ciddi bir mesele vardır.

Paolo Maldi’nin, Romalı taraftarlarının anlatmaya çalışıp da anlatmakta zorlandığı bir şey var ortada.

Bu haykırışlar boşa olmamalı. Bir anlamı olmalı. Yoksa boş yere bu kadar haykıracak insanlar değildir aslanlar veya bu aşka hayranlıkla bakanlar…

Hiçbir ayrılık güzel değildir. Her ayrılık ayrı bir hüzün iklimine sokar gönülleri. Zaten ayrılığın tek iyi tarafı bazen iyi bir beste çıkar konyakla sefalanan boğazlardan: “Ne maçlar yaşandı , Dünya cehennemi burada tanıdı , Elveda Sami Yen, Bir gün geri geleceğiz yeniden…”

Galatasaray’ın hiçbir başarısı Milli Eğitim müfredatına alınmamıştır, hatta çoğu zaman karalanmaya çalışılmıştır uzun, ince ve bir o kadar da işporta kokan kalemle. Ama bütün başarıları Galatasaray tarihin tozlu sayfalarına bastıra bastıra yazmıştır.

Merak eden varsa açıp okusun.

Neredeyse tüm Avrupa’yı ezip geçmiştir. Avrupa kıtasında gezdiğin her yerde karşılar o ezici Türk kudreti. Alınan her ezici galibiyet şifa niyetine, şifa olmamıştır at gözlüğü takan zihinlere…

Galatasaray sevgisinin her mağlubiyetinde namağlup bir yürek karşılar tribünlerde. Yüreğimizdeki sevda ölümsüzleşir Galatasaray hem yendiğinde hem de yenildiğin de. Onun için denmiştir “Korkma ölmez sende ki bu büyük taraftarlar…” ve “Yensen de yenilsen de taraftarın senle…”

Galatasaray’dan ala örnek takım görmedim.

Herkesin çıkarması gerekeceği dersler vardır bu şanlı zaferlerden. Hayal Mahsullerinin, Avrupa’nın en büyüğü olma isteğiyle yanıp tutuşanların; ama çıkarılacak ders basittir : “Ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun.!” Tabi başarabiliyorsanız…

Büyük takımlara verdiği mesaj da açıktır Galatasaray’ın: “Üzgünüm ama ne kadar büyük olursanız olun beni görünce eğilmek zorundasınız..!” 

Verdiği mesaj yol üstünde duran bir kelam değildi. Sözünü tuttu. İtalya’da , İngiltere’de, İspanya’da, Fransa’da, Almanya’da açık açık gösterdi AY-YILDIZLI bayrağımızla eşlik eden kutsal formamızı…

Görmemek için direnenler olduğunda ise bir kez de Ali Sami Yen’de gösterdi…

Evet Galatasaray !

Yaşanılası iklim, bir hayat biçimi…

Eğer bir gün Cennetin afişi yapılacaksa mutlaka “Galatasaray” ismi de barınmalıdır. Galatasaray’ın başarılarını bağıra çağıra söylemek için büyük bir ses yetmiyordu maalesef. Bir de kocaman yüreğe ihtiyaç vardı. Çok şükür zaten, büyük bir ses, kocaman bir yürekten ibaret Galatasaray!..

Şimdi söylenecek tek bir cümle kaldı :

“Nasıl hecelerseniz heceleyin hep aynı biçimde yazılacak GALATASARAY. ”

Galatasaray Galatasaray Reviewed by Es'Or on Temmuz 17, 2020 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.